Bilgi Çağı ve Yalan Dünya
Bizim temiz insanımızın aklına, ağzından dış güçleri sözünü düşünmeyenlerin dış güçlerin adamı olabileceği geliyor mu acaba?
Bize göre insan, adam, Müslüman yalan konuşmaz alnı secdeye giden biri asla yalan söylemez Allah’tan korkar, ama şunu düşünmez.
Ya o secde eden kişi takiyye yapıyorsa, yani Müslüman değilse ve Müslümanları bitirmek için mahvetmek için özel olarak yetiştirilmişse? Şerif Hüseyin’i baştan çıkaran İngiliz Lawrens çöl kraliçesi Gerthruth ve Hamfphrey öyle değil miydi?
O alnı secdeye değen kişi paraya pula, makama mevkie, kadına kıza satılık bir kişi ise ve satın alınmışsa?
Bakın NATO eğitimleri ne veya çeşitli yurtdışı görevlerinde insanlarımızı tuzağa düşürdüler ve videoları aldılar Bunlar üzerinden şantaj yaptılar. Kendi ülkesine ihanet ettirdiler. Türkiye’de de uygulanır hale geldi. Sauna çeteleri, Sedat Peker’in anlattığı otel çeteleri, Almanya’daki bir takım şebekelerin çekmiş olduğu uygunsuz görüntüler türedi. Bunlar şantaj için kullanıldı.
Maalesef bizim saf ve temiz insanımız ile gerçek dünya arasında taban tabana zıt bir yapı var. Şahsen bunları fark ettiğimde dehşet içinde kaldım. Bizim Anadolu tabiriyle gerçekten yalan dünyayı yaşadığımızı gördüm.
Bizim insanımız sorumluluk almaktan çekinir çünkü bunun bir vebali vardır. Allah’tan korkusu vardır. Ancak birileri çıkar da birtakım telkinlerde bulunur dolayısıyla vebali üstüne alırsa bu onu rahatlatır, o kişiye intisap eder. Bu bir tarikat lideri de olur, bir parti lideri de. Bizim insanımız bir nevi uyanıklık yaparak, samimi, düzgün, imanlı, Müslüman gördüğü o kişiye biat ederek tüm vebalden, sorumluluktan kurtulacağını düşünür.
Peki, gerçekten de öyle mi?
Her koyun kendi bacağından asılır. İslam Peygamberi yani İslam’ın son temsilcisi Hazreti Muhammed ne diyor? Kızım Ayşe, Baban peygamber diye güvenme ne yapacaksan kendin yapacaksın.
Ben 52 yaşındayım son 5 yıldır bilimsel çalışmaların dışında sosyal alanlarda çalışmalar yapıyorum. Tabii bir mühendis ve bir bilim adamı şüpheciliği ile tüm bize anlatılanları inceliyorum. Bu inceleme sırasında gördüm ki bizim algıladığımız, dünya inandığımız dünya ile gerçek dünya çok farklı.
Maalesef bize bir yalan dünya inşa etmişler ve o dünyada yaşatmışlar. Bu milletin saflığını ve iyi niyetini kullanmışlar elindekini avucundakini almışlar, Hatta çoluğunu çocuğunu karısını kızını almışlar. Bu milleti köle yapmışlar ve içinde bulundukları köle düzenine şükrettirmişler.
Gerçekten çok acıklı bir durum. Şu şartlar altında insanlar 1800 liranın 2500 liraya çıkması ile sevinmesi gerektiğini söyleyecek kadar acınası durumdalar. Aç kalmamışsa ölmemişse vatandaş sevinmeliymiş. 50 sene bu ülkeye hizmet etmiş bir insan ölmediği için sevinecekmiş. Bu Avrupa’da yok Asya’da yok, birçok ülkede de yok. Ekonomik göstergelere bakarsak o kadar aşağılara düştük ki nerede ise bizden başka hiçbir ülkede yok.
Konuşmak abesle iştigal ama gerçekten çok enteresan iyi giyimli bir delikanlı çıkmış diyor ki enflasyon tüm dünyada arttı Almanya’da 100 de 300 arttı, Türkiye’de açıklanan rakam 100’de 36 Ne olmuş ki. Yani bu insan gerçekten samimi mi böyle düşünüyor, geri zekalı mı, yoksa bir vatan haini mi anlamak mümkün değil. Siz Almanya’da 100 Euro’luk bir ürünü 101 Euro’ya değil de 103 Euro’ya alıyorsunuz. Türkiye’de ise 100 liralık ürünü TUİK’e göre 136 ama gerçek piyasa değerlerine göre 185 liraya alıyorsunuz. Bu arkadaş herhalde bizimle eğleniyor.
Bizim halkımız buna layık değil. Son zamanlarda özellikle 55-60 yaşın üstündeki insanların sıkıştıkları yerde gençlere “cebindeki telefonu çıkar” şeklinde çıkışları var. Neymiş efendim cebindeki telefon 10.000 liralık telefonmuş. Bugün zaruri bir ihtiyaç olan bir telefonu lüks olarak görülmesi kadar akıl dışı bir şey olamaz.
Bu telefon, telefon olmanın dışında, bir bilgisayar, bir gazete, yerine göre mercek, yerine göre el feneri, telgraf onların anlayacağı dilden söylüyorum bugün telgraf kalmadı ama onlar çağdışı kaldığı için ancak bundan anlar, banka, radyo, video, televizyon şimdi bunların hepsini ayrı ayrı almaya kalksan 200 bin liradan fazla para ödemen lazım. Çocuk dersini buradan takip ediyor, bankacılık işlemini buradan yapıyor, ödevini buradan gönderiyor, hocasıyla, annesiyle buradan konuşuyor ve bu adam tutmuş 3-5 bin liralık bir telefonu bu gence çok görüyor. Maalesef, yobazlık, görgüsüzlük, çapsızlık, kültürsüzlük, vizyonsuzluk, cahillik, hoşgörüsüzlük, böyle bir şey. Ve bu insanlar yüzünden bu ülke 300 senedir nal topluyor, Avrupa refah içerisinde yaşarken biz cahilliğimizden, akılsızlığımızdan ötürü içinde bulunduğumuz yoksulluğu, sefaleti kaderimiz addederek sabredip dua ederek kurtulacağımızı zannediyoruz. Oysa Allah çalışmayan hiçbir şey vermiyor. Bilakis çalışana bu “sokaktaki dayıların” ağzıyla söyleyecek olursak cenneti yaşatıyor.
Bunlar, yani bu dayılar maalesef ömürleri boyunca aldatılmış istismar edilmiş sömürülmüş insanlar. Gençlerimizin onlara karşı artık daha öfkeli davrandığını görüyorum. Onlara karşı öfkeli davranmayın, incitmeyin onları da muhatap almayın. Onlar sizin geleceğinizi mahveden güruh ancak onlara tepki göstermek bir anlam ifade etmiyor.
Yapılacak şey geleceğinize sahip çıkmak, geleceğinizi inşa edecek insanlarla birlikte olmak, onlara destek vermek, katkı sağlamak ve hep birlikte güzel günleri inşa etmek olmalıdır.
Atatürk rahmetli bize anlatılan Yalan Dünya’yı görmüştü, anlamıştı, bunu millete de anlatmak istedi. Ancak milletin kültürel düzeyi ve eğitimi o zamanlar buna müsait değildi. Çevresindeki insanlar ise her ne kadar belirli bir seviyedeyseler de yine de yeterli değildi.
Bilgi çağının çocukları olan sizler bilgiye çok kolay ve hızlı şekilde ulaşabiliyor, analiz edebiliyorsunuz. Bugünün siyasetçileri ve devlet adamları sizin bu özelliğin izin farkında değiller. Çünkü onlar kendilerine yapıldığı gibi sizi de tabiri caizse adam yurduna koymuyorlar. Oysaki sizler kandırılamazsınız. Devleti yönetenlerin, siyasetçilerin şeffaf, ölçülebilir, samimi olmalarını istediğinizi biliyorum. Ancak onlar bunu bilmiyor, sizi aldatabileceklerini zannediyorlar. Siyasiler zaman zaman çeşitli göstermelik temaslarla sizi etkileyebileceklerini zannediyor. Bizim tavsiye ettiğimiz şeyler sizin zamanla yönetime gelmenizle zaten hayata geçecek. Bizim derdimiz akla, mantığa, bilime uygun olan bu şeylerin bir an evvel hayata geçmesi. Çünkü dünya bir çok anlamda kırılma yaşarken eğer biz bunu gerçekleştiremezsek taşlar yerine oturduğunda bu iş sizin için imkansız denecek kadar zor olabilir. Şu anda bunun için mükemmel bir fırsat var. Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi bir dönem daha ister istemez yürürlükte olacak. Bunu iyi değerlendirir, birlikte hareket ederek doğru düzenlemeleri yaparsak belki 20-25 sene sizin menfaatinize kazanabiliriz. Tabii akıl bilim ve ahlak tabanlı yönetim sayesinde kaybettiğimiz 85 seneyi de bu süre içerisinde telafi etme şansımız olur. Kısa zamanda bir Almanya bir Kore, bir İtalya olmanın yoluna bakarız. Aksi halde benim ömrüm boyunca gördüğüm kısır çekişmeler ve kayıkçı dövüşünü sizde ömrünüzün sonuna kadar seyredersiniz.
Bugünün gençleri sizlere sesleniyorum. Sizler yani Z kuşağı dediğimiz 2000’lerden sonra doğanlar dediğim gibi sizler daha akılcı, daha mantıklı, daha bilgili, daha objektif, daha samimisiniz. Geleceğinize sahip çıkın. Bizler yıllarca dogmalarla, yalanlarla avutulduk, kandırıldık. Sizler kendi yolunuzu kendiniz belirleyin. Aklınız, bilginiz, eğitiminiz bunun için yeterlidir. Atatürk’ün söylediği gibi ihtiyaç duyduğunuz güç damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Başkasına ihtiyacınız yok. Yine rahmetlinin dediği gibi ” kurtarıcı beklemeyin kurtarıcı siz olun“. Güzel günler yaşamak istiyorsanız güzel günleri hak etmelisiniz.