Devlet Aklı / Stratejik Akıl
Türkler 12.000 yıllık tarihe ve devlete sahip bir millettir. Dolayısıyla bu hem milletin ruhuna ve hem de genetiğine işlemiştir. Devlet aklı örtülü ya da açık görülmektedir. Bu durumu bazı olaylarda hükümetin ya da bazı kimselerin çok ısrar etmesine, hatta tehdit etmesine rağmen aksi yönde alınan kararlarda ve uygulamalarda görmek mümkündür.
Stratejik akıl çok daha farklı bir kavramdır. Bu daha çok lider ile alakalıdır. Mesela İstanbul alabilmek stratejik aklın ürünüdür, Cumhuriyeti kuran ve kasası tam takır bir devletle 46 fabrika kuran Osmanlının borcunu 1956 ya kadar tıkır tıkır ödeten akıldır. Metehan’ın, Timur’un, Alparslan’ın sahip olduğu akıldır.
Bugün ülkemizde de böyle bir akla, böyle bir lider ekibe ihtiyaç vardır. Geçmişte karizmatik liderlerin topluma yön verdiğini gördük. Rahmetli Atatürk bunun en güzel örneği iken Hitler ise en kötü örneğidir. Çağımızda ise tek kişilik lider yönetimlerinin toplumun ihtiyaçlarına cevap veremediği gibi zamanla toplumda yüksek perdeden ifade edilen öfkeleri de sebep olduğu yakın zamanda görüldü. Her eve bir asgari ücret sokan, öğrencilerin ülke dışında yükseköğrenim görmesine imkân sağlayan burs veren, halkını başı dik şekilde gezmesini sağlayan Kaddafi’nin sonu maalesef çok kötü olmuştur, Saddam farklı değildir, Tunus cumhurbaşkanı farklı değildir. Provokasyonlara açık hale gelen toplum hızla kontrolden çıkabilmekte ve istenmeyen olaylar meydana gelebilmektedir. En yakın örneğini Kazakistan’da gördük. Tüp gaz fiyatlarına tepki gösteren halk hareketi ile başlayan olaylar zamlar geri alınmasına rağmen provokasyonlar sonucu hiç istenmeyen sonuçlara neden olmuştur. Bunun dışında Arap baharında ki Tunus, Libya, mısır, Suriye hatta Türkiye, Ukrayna buna örnek verilebilir.
Stratejik akılla idare edilen devlet var mıdır?
Evet. En iyi örnek kraliçenin ülkesidir. Dünyanın her noktasında etkileri vardır. Tüm Yollar kraliçeyi çıkar ama siz hiç hissetmezsiniz. İslam coğrafyasında 1500 tarikat var kaçının şeyhinin şeyhi kraliçedir biliyor musunuz? Cevabını okuyuculara bırakıyorum. Biraz araştırsınlar hatta tarikat ehli dostlar şeyhlerini sorgulasınlar. Gerçekten Allah’a mı yoksa kraliçeye mi bağlılar.
Kraliçenin adamları 300 yıldır İslam coğrafyasındaki her aileyi, aşireti, tarikatı, her yüreği bilir ve ona göre program geliştirir işte bu stratejik devlet aklıdır.
Rahmetli Atatürk zamanında biz bu fırsata, bu akla sahip olduk ancak saat 09:06’da kraliçenin adamları elde ettiğimiz tüm kazanımları tek tek geri aldılar. Lozan’da Lord Curzon demişti. Dediklerini yaptılar.
Arkadaşlarımız şunu akıllarından çıkarmasınlar uluslararası ilişkilerde devlet idaresi ani tepkiler vermez, devletlerin davranışlarında ani değişimler yaşanmaz. O kadar yavaş değişir ki insanlar bu değişimi anlayamaz, anlarsa da doğal zanneder. Çünkü hızlı değişimler de oyun kurucuların foyası ortaya çıkar.
Bizim olması gereken şeyler, stratejik akla sahip bir ekibi devlet yönetimine getirmektir. Bu Kurtuluş Savaşı zamanında çok zordu Atatürk ve birkaç kişi ancak çıkabildi. Bugün binlerce, yüzbinlerce bu akla, eğitime, ruha sahip gencimiz var.
Devlet idaresinde bulunanların sahip olması gereken temel ilkeler, akıl, bilim ve ahlaktır. Ötesi milleti ve devleti ilgilendirmez.
Dünyadaki tüm güçlerle faydalı ve stabil ilişkiler kuracağız. Derdimiz tüm dünyaya kafa tutmak, karşı durmak değil bilakis dostane ilişkilerle herkesin kazanç sağlayacağı işler yapmak olacak. Ortaklık her zaman 50-50 değildir, bazen 20-80, bazen 60 – 40’tır. Şartlara göre hakkını kabullenmek, samimi olmak, dürüst olmak sağlam ortalığın sırrıdır. Bu tür ortaklıklar hem uzun sürelidir hem de herkese iyi kazandırır. Arsızlık eden ise kısa vadede kazanır gibi görünür ancak uzun vadede çok kaybeder. Avrupalı ve Amerikalı dostlarımız maalesef bunu henüz anlayamadılar. Geldikleri merkez dünyada harcadıkları, kazandıkları, uğraştıkları düşünülürse ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.