Liyakat
Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla ki bunu Reza Zarrab olayındaki Amerika’da yaşadığı mahkûmiyetten tanıyoruz bir kitap yayınladı kitabın adı “Amerika Atilla’ya karşı”. Bu kitapta bir yerde günümüzdeki devlet kademelerinde yer alan bürokratların liyakati konusundan bahsediyor. Liyakatsiz bürokratların ülkeye verdiği zararı özetle şöyle anlatıyor.
“Yıllar İçinde Türkçe konuşmayı bilmeyen meramını anlatacak kelime hazinesi olmayan dünyadan ilimden irfandan habersiz onlarca genel müdür, CEO, başkan tanıdım hepsini ortak özelliği sırtlarını dayadıkları siyasi parti siyasetçi veya işadamlarının onları taşıdığı gerçeğini gizleyerek sanki başarılı kişilermiş gibi davranmaya çalışıp komik duruma düşmeleriydi.
Devlet görevinde olması uygun olmayan insanlar rüyalarında göremeyecekleri makamlara getirildiler verdikleri zararın boyutu zamanla ortaya çıkıyor pek çoğu hala önemli makamları işgal ediyorlar.
Vizyonsuzlukları küçük hesapları fikirler yerine kişilerle uğraşmayı seven uçkur ve servet düşkünü bu tipler uzaklaştırılmadığı sürece Türkiye’nin ve ekonomisinin düzeleceğini beklemek hayalden öte değildir. Kendi gölgesinden korkan ezik, hayatında adam yerine konmayan Ama bir şekilde siyasi destekle makam sahibi olunca kendini önemli zanneden şakşakçılar ve bunlara ne büyük adam olduğunu hatırlatması için Danışman adı altında ne iş yaptığı belirsiz kişilik erozyonuna uğramış bir dolu dalkavuk var. Bunların varlığı ahlaki bozulmaya ilaveten devletin çalışması ve de güvenliğini tehlikeye atmaktadır.
Liyakat konusu Tabii çok önemli bir konu özellikle de siz gençlerin ne kadar adil, hakkına razı, temiz kalpli güzel insanlar olduğunuz göz önüne alındığında bu konuda neden bu kadar hassas olduğunuzu anlayabiliyoruz.
Bu Liyakat konusunu çözeceğiz. Mutlaka halledeceğiz. Kendisini yetiştirmiş insanlar layık oldukları yerlerde görev alacaklar. Bu hem devlet kademelerinde hem de özel sektörde geleceğin Türkiye’sinin temel ilkelerinden biri olacak.
Geliştirdiğimiz Profesyonel Devlet Yönetim Sisteminin temelini bunun üzerine oturttuk. Liyakate dayalı bir devlet yönetimi sistemi geliştirdik. Buna MERİTOKRASİ deniyor.
Meritokrasi sözcüğü ilk kez Britanyalı sosyolog Michael Young‘ın hiciv tarzındaki eseri İngilizce: Rise of the Meritocracy (Meritokrasinin Yükselişi)’nde geçmektedir.
Sözlükte Meritokrasi, yönetim gücünün, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne yani liyakata dayandığı yönetim biçimidir. Bu yönetim şeklinde idare gücü, üstün özellikleri olduğu düşünülen kişiler arasında paylaştırılmaktadır, kayırma yoktur. Özellikle kamu yönetiminde daha bilgili ve yetenekli kişilerin seçilmesi ve yine hizmet içindeki ilerleme ve yükselmelerinin bilgi, başarı ve yetenek kıstaslarına göre yapılmasını amaçlanır.
Yani gençler, sizin istediğiniz yönetim sistemi. Öyle değil mi?
Liyakatin uygulanması çeşitli devletlerde gerçekleştirilebilmiştir. Yükselme dönemindeki Osmanlı Devleti de buna örnek verilebilir. Bugün Avrupa ve Amerika’daki başarı, Japonya’daki başarı tamamen meritokratik yaklaşıma bağlıdır. Kadrolara dağılımın liyakate göre yapılması bu başarıyı getirmiştir.
Bu yönetim sistemi bizim hedefimizin en önemli parçasıdır. Devletimizin kanunlarını yönetmeliklerini, yapılanmasını ve çok önemli olan ancak bugün çok az kişinin bildiği, farkında olduğu teamülleri yeniden elden geçirmek, çalışır hale getirmek, çıkar gruplarına değil millete yani size hizmet eder hale getirmek gerekmektedir.
Teamül; bir kurumda yıllara bağlı olarak gelişen, herkesin riayet ettiği, yazılı olmayan ahlaki, kültürel temellere dayalı kurallardır. Hakan Atilla’nın bahsettiği bürokratlar maalesef atandıkları kurumdaki bu teamülleri yok etmiş, kurumsal hafızayı mahvetmişlerdir. Hakan Atilla da yaşı itibarıyla genç olduğu için bunu fark etmemiş olması muhtemeldir. Ben de bunu çocukluğum ve gençliğim Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nda geçtiği için biliyorum.
Açıkça ifade etmek gerekirse yaşadığımız bu çağda, medeniyet için baktığımızda girdiğimiz gerçek milenyumda liyakat kültürünün toplumda yerleştirilmesi, sistemin buna göre tanzim edilmesi olmazsa olmaz durumdur.
Bizden önceki kuşakların ve bizim kuşakların alışkanlıkları hala sürmektedir. Bir yerde bir işimiz olduğunda mutlaka orada bir tanıdık ararız. Orada bir tanıdık varsa onun üzerinden işimizi halletmeye çalışırız. Kendi birikimlerimiz, becerimiz, hakkımız ile bu işi yürütmek yerine işin kolaylığına kaçarız.
Geçenlerde bir arkadaşım çocuğu ile ilgili bir olayı anlattı. Bir başka arkadaşımız bir başka üniversitede görev yapıyor tıp fakültesinde. Arkadaşımın çocuğu da orada intern doktor. Tıp fakültesindeki arkadaşımızın yanında staj yaparken çocuğumuz kendisini tanıtmıyor sadece görevini yapıyor. Oradaki ekip bizim çocuğumuzu seviyorlar. Bir gün orada bulunan arkadaşımız soyadına baktığında bizim arkadaşımızın çocuğunu olduğunu fark ediyor ve soruyor. Ancak o zaman öğreniyor bir tanıdığın çocuğu olduğunu.
Bunu sizin kuşağı, yani Z neslini bilmeyenler anlasın diye anlattım. Aynı durum benim başıma da geldi bir arkadaşımın çocuğu öğrencim oldu. Ben onun arkadaşımın çocuğu olduğunu mezuniyetinde öğrendim. Çünkü genç kardeşim ne kendisi söyledi, ne de arkadaşıma söyletti. Siz böyle güzel ve hakkaniyetli bir nesilsiniz. Layık olduğunuz şekilde yönetilmelisiniz. Bunun içinde hep birlikte yapılması gereken şeyleri yaparak. Bu ülkeyi sizin keyifle yaşayacağınız hale getirelim. Bizim daha ne kadar yaşayacağımız belli değil. Ama sizin önünüzde çok uzun bir ömür var. Bu ömrü sağlıkla, keyifle, huzurla, mutlulukla geçirmeniz için yapmamız gerekenleri yapalım.
Sizler bu ülkenin geleceğisiniz. Geleceğin devlet başkanı, bakanı, bürokratı, hocası, mühendisi, doktoru, işçisi, esnafı, ayakkabıcısı, ekmekçisi, elektrikçi sizlersiniz. Geleceğinize sahip çıkın. Bu yüzden kimse sizi kınayamaz. Kimse sizin geleceğinizi mahvetme hakkına sahip değildir. O yüzden bizler sizi muhatap aldık. Bugün siyasi ortama baktığınızda hiç kimse sizin geleceğinizi ilişkin bir takım planlar, uygulamalar, düşünceler geliştirmiyor. Sadece sizi bir oy deposu olarak kullanmaya çalışıyor. Bu seçimde 6,5 7 milyon genç kardeşimiz ilk kez oy kullanacak. Toplamda Onların derdi sizin oylarınızı alıp, kendi düzenlerini kurmak ya da düzeni kendi menfaatine kullanmak.
Bu düzeni siyasilerin menfaatlerine değil, Sizin menfaatinize olacak şekilde tanzim etmek elinizde. Bizler bunun için bu projeyi geliştirdik, gerçek ve samimi bir dava ortaya koyduk. Bu ülkenin geleceğini sizin keyifle yaşayacağınız şekilde inşa etmek üzere çalışıyoruz. Sizler Atatürk’ün gençliğe hitabesinde seslendiği gençlersiniz. Bunun farkına varın. FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR, bilimle, akılla, ahlakla hareket eden insanlarsınız. Siyasilerin ve işbirlikçileri dayıların oyunlarıyla geleceğinizi bunların dar kafalarına kurban etmeyin. Birlik beraberlik içerisinde en başta ailenizden olmak üzere hakkınızı isteyin. Biz gerekli kadroları kuracağız ve sizin hayallerinizi sizinle birlikte, sizleri zamanından çok daha önce yönetim kadrolarına taşıyacağız. Ülke yönetimini size teslim edeceğiz. Merak etmeyin bize güvenin bizimle kalın.
- Hakan Atilla| Sebahattin Önkibar Youtube: 22.01.2022 tarihli yayın