Akıllı Tarım: Çiftçilik

Planlı Tarım bugün çok rahatlıkla gerçekleştirilebilecek altyapıya sahip. Bilgisayar çağında yaşıyoruz, uzayda uydularımız hem iletişim halinde olmamızı hem de görüntü almamızı kolaylaştırıyor.

Bugün çok çeşitli imkânlarla yeryüzü şekillerini, tarım arazilerini, ekili alanları, Hatta ne tür bitkilerle etkili olduğunu tespit etmemiz son derece kolay.

Ülkemizde tüketilen buğdaydan tutun nohuta, mercimeğe, elmaya, ıspanağa kadar aklınıza gelen her türlü gıdanın verileri mevcut. Bu gıdaların yetiştirileceği arazilerde belli. Mesela Kırkağaç’ın kavunu, Amasya’nın elması, Diyarbakır’ın karpuzu, Adıyaman’ın tütünü gibi. Ancak planlı tarım yapılmadığı için bir sene çok geniş alanlarda mercimek ekiliyor ve arz-talep dengesini de az çok fazla olduğu için mercimek zarar ettiriyor ertesi sene aynı şey fasulye ile yaşanıyor. Bu bilgi çağında, bu teknolojide, bu kadar yetişmiş insana rağmen bunların yaşanması akla zarar şeyler.

Tarımsal  planlama yapay zekâ algoritmaları ile çok kolaylıkla yapılabilir. Hatta bir sonraki senenin değil Önümüzdeki 20 yıllık sürenin planlaması dahi gerçekleştirilebilir. Burada hata olabilir mi? Elbette olabilir? Ancak şu anda hata yüzde seksen se o zaman da hata ancak %5 kadar olur. Bu da kimseyi mutsuz edecek kadar büyük bir oran değildir.

Toprak reformu maalesef yıllardır gerçekleştirilememiştir. Buna çok çeşitli nedenleri vardır. Feodal yapı, arazi yapısı, devletin bakış açısı gibi. Bugün Kırsal kesimde yaşayan nüfus % 7’dir. Bunların çok büyük bir çoğunluğu yaşlılardan oluşur. Yani köyde çiftçilikle uğraşacak  gücü kuvveti yerinde insanımız kalmamıştır. Genellikle şehirlere göçen insanlarımız şehrin insana sunduğu kolaylıkları ve rahatı çok kolay terk edemeyecektir. Ancak insanımızın ihtiyacı var birilerinin bu üretimi gerçekleştirmesi gerekiyor işte biz tekniği teknolojiyi günümüzün imkânlarını kullanarak bunu çok kolay ve verimli şekilde gerçekleştireceğiz.

İnsanımız tarlada tapanda çalışmak zorunda kalmadan, pahalı mazot, ilaç, gübre kullanmadan,  her eve bir traktör, pulluk, mibzer, patos gibi tarım aletleri almak zorunda kalmadan  toprağında üretim yapılacak ve  hissesine düşen kira bedeli ve kar kendisine takdim edilecektir. Dolayısıyla tabiri caizse  insanımız yattığı yerden para kazanacaktır. Kimse kınamasın binlerce yıldır bu toprağın kahrını çeken, bu devletin kahrını çeken  insanların torunları ve çocukları buna lâyıktır.

Bizim İç Anadolu’da neredeyse hiç oynak bir türkü yoktur. Bozlak vardır, derdimizi,  yüreğimizin yangınını, acımızı ifade ettiğimiz türkülerdir. Bu insanlar ne yetiştirdiği hayvandan, ne yetiştirdiği ekinden, ne çoluğundan çocuğundan bir gün yüzü görmemiştir.  Oğlunu vatan için bayrak için şehit vermiştir, Gözyaşını içine akıtarak ”Vatan Sağolsun” demiştir.  Çanakkale’de İstiklal Harbinde neredeyse evlerde genç kalmamıştır. Bu insanların çocuklarına, torunlarına bu fazla değildir. Devlet bu topraklarda 1000 yıldır yapmadığını yapmalı ve bu insanların mutluluğunu sağlamalıdır. Rahmetli Atatürk’ün açtığı yolda onun vasiyetini yerine getirmelidir. Atatürk Aziz Türk milleti diyerek bu milletin azizliğini  tescil etmiştir. Bu aziz milletin refahı,  özgürlüğü, mutluluğu yönetenlerin bir sorumluluğudur.