Akıllı Tarım: Hayvancılık

Hayvancılık insanımızın beslenmesi için son derece önemli bir konudur. Proteinle beslenmeyen bedenler güçsüz olur, zekâ seviyeleri düşük olur. O yüzden et üretimini artırıp fiyatları düşürmek zorundayız.

Avrupa’da 1200 Euro alan bir vatandaş 8 euroya et alabiliyor. Dolayısıyla 1 aylık maaşı ile 149 kilo et alabiliyor. Bizdeki asgari ücretli ise ancak 35 kilo et alabiliyor. Tabii başka hiçbir şeye para harcamazsa. Bu da aslında gerçekte şu anlama geliyor bizim asgari ücretli hiç et yiyemiyor.

Ücretlerin düşük olmasının bunda etkisi var, ancak et fiyatlarının yüksek olması da büyük ölçüde etken. Dolayısıyla et fiyatlarını düşürecek tedbirlerin alınması lazım. Burada yine büyük işletmeler, kooperatifler ve birlikler şeklinde yapılanmalar oluşturularak. Büyük tesislerde üretim yapmanın yolu açılmalıdır.

Kırsal kesimdeki nüfusumuz maalesef yüzde yediye kadar düşmüştür. Bu burada yaşayan insanlarımız genellikle yaşlı nüfustur. Dolayısıyla bu insanların hayvancılık yapması her geçen gün zorlaşmaktadır. Kırsal kesimde yaşayan gençlerin sayısı da ihtiyacı karşılayacak ölçüde değildir.

Şehrin imkânlarına, nimetlerine, kolaylıklarına alışmış insanları köye döndürmek pek mümkün değildir. Köye dönen insanlarda da hayvancılık yapacak bilgi, beceri ve sermayenin de olması gerekir. Bunun hepsinin aynı kişide olması da bugünün şartlarında zordur.  Konuya stratejik akılla yaklaşarak daha ciddi, uygulanabilir projelerle çözüm aramak gerekir.

Bugün mahalle aralarına kadar giren marketlerde binlerce şube aynı anda ve sorunsuz şekilde çalıştırılabilmektedir. Geçmişte kötü niyetli kimselerin zarar ettirdiği kooperatif ve birlik deneyimleri bugün başarı hikâyelerine dönüştürülebilir. Bilgisayar sistemleri, otomasyon yazılımları kaçakları, yolsuzlukları kolaylıkla önleyebilir. Bu kadar market de deneyimsiz gençlerle çalışmasına rağmen zarar da etmiyor, iflas etmiyor. Bilakis çok kazanıyor ve istihdam yaratıyor. Her ne kadar bazı sorunlar olsa da iyi niyetli bir devlet yönetimi bu sorunları da kolaylıkla halledebilir.

Yapay Zeka hocası olarak ülkenin problemlerini ilişkin çözümleri bilgisayar sistemleriyle geliştirmek, insana mümkün olduğu kadar az inisiyatif vermek mükemmel çalışan sistemlerle gerçekleştirmek bizim için son derece kolay oluyor.

Bugün siyasetçilere baktığımızda ülkenin sorunlarına çözüm üretemediklerini, sadece birbirleriyle kavga ettiklerini görüyoruz. Dolayısıyla halk bu kısır kavgadan usanmış derdine derman aramaya düşmüştür ve ne yazık ki siyasi tarafların hiçbiri de vatandaşın derdine derman olmamıştır.

Bugün süt üreticisi hayvanlarına bakamadığı için kesime göndermektedir. Sütün litresi 10 liranın üstüne çıkmış ve her seferinde de farklı bir fiyata aldım hale gelmiştir. Hayvan yetiştiricileri geçim zorluğuna düşmüş elindeki sermayeyi de kaybetme durumuna gelmiştir. Acilen destek verilmesi sorunların çözülmesi noktasında harekete geçilmesi gerekmektedir.

Sadece büyük ya da küçükbaş hayvancılık değil, arıcılık, kümes hayvancılığı, konusu da gündeme alınmalı ve ciddi desteklerle üretici güçlendirilmelidir.

Türkiye’de 10000 çeşit bitki yetişir bunun 3000 civarı endemik bitkidir. Yani sadece Türkiye’de yetişir. Bu bitki sayısı Avrupa’nın toplamından fazladır. Dolayısıyla farklı aromatik bal türleri, yumurta türleri, Hatta et lezzetleri geliştirilebilir.

Ayrıca üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde balıkçılık çok daha ileri düzeylere taşınabilir. Maalesef bu konuda ileri düzey denince denizde ne kadar balık ve deniz ürünü var tamamını toplayıp gelmek anlaşılıyor. Trol balıkçılığı gibi vahşi avlanma yöntemleri ile denizdeki yaşamı öldürmememiz, türleri tüketmememiz gerekiyor. Bu çağda hala vahşi avlanma kabul edilemez.

Ayrıca akarsular üzerindeki barajlarda ve göllerde balıkçılık konusunda girişimlerde bulunmak gerekmekte. Tabii bunların başında olmazsa olmaz konu çevre kirliliği ile ciddi şekilde mücadele etmektir.

ŞUNU UNUTMAMAK GEREKİYOR; BU ÜLKE BİZİM MALIMIZ DEĞİL ÇOCUKLARIMIZIN BİZE EMANETİ, ONLARIN MALI.

DOLAYISIYLA BÖYLE FÜTURSUZCA, SAYGISIZCA, DÜŞÜNCESİZCE ÇEVREYİ KİRLETMEK, ÇEVREDEKİ YAŞAMI ÖLDÜRMEK HİÇBİRİMİZİN HAKKI DEĞİL, KABUL EDİLEBİLİR BİR ŞEY DE DEĞİL.

Kendine kazanç temin etme uğruna doğayı yaşanmaz hale getiren bir yaklaşım asla uygun değildir, kabul edilemez ve derhal tedbir alınmalıdır. Biz halk olarak hiç kimsenin para kazanması üzerinden çevrenin yaşanmaz hale getirilmesini kabul edemeyiz.

Ayrıca benim şahsi kanaatim olarak Türkiye’de kara avcılığının da kesinlikle yasaklanması gerektiğini düşünüyorum. Doğada yürürken tavşanların koştuğunu, kekliklerin uçtuğunu, tilkilerin kurtların av aradığını görebilmek istiyorum. Bugün fotokapanlarla bir vaşak ya da Anadolu parsını gördüğümüzde heyecanlanmak yerine bunun doğal bir şey olduğunu hissetmek istiyorum.

Anadolu her türlü bitkinin ve hayvanın yetiştirilebileceği iklime ve coğrafya sahiptir. Doğru planlama,  doğru girişim, doğru insanlarla Anadolu kendini etmenin ötesinde Asya, Avrupa ve Arap coğrafyasının tedarik merkezi olabilir.

O zaman insanlarımız ne açlık çeker, ne kıtlık çeker, ne yokluk çeker, ne yoksulluk çeker bolluk refah ucuzluk için de güzel bir hayat sürer. Biliyorsunuz yokluğun yoksulluğun değişmez bir kader oldu inancına karşıyım, bunu en başta kendi hayatımda test ettim çevremde gözlemledim. Çalışmak, üretmek, akıllı olmak zorundayız.

YOKSULLUK BİR KADER DEĞİLDİR. EĞER İSTERSEK, AKILLICA ÇALIŞIRSAK HEPİMİZ BOLLUK VE BEREKET İÇERİSİNDE YAŞAYABİLİRİZ.