Profesyonel Devlet Yönetim Sistemi : Yönetim 6.0

Genel Durum 

Profesyonel devlet yönetim sistemi bizim projemizin ana çatısını oluşturmaktadır.

Bu devlet Yönetim Sisteminde Yapay Zeka tabanlı MERİTOKRATİK yani liyakatli insanların göreve geldiği bir yapı meydana getirilmektedir.

“Pozitif bilime dayalı şeffaf yönetim esastır”  her durum öngörülebilir şekilde tanımlanmıştır sürprizlere ve keyfiyete yer yoktur.

Dolayısıyla  insanların liyakatsiz olmasına rağmen, çeşitli ilişkiler üzerinden  birtakım görevlere gelmesi mümkün olmamaktadır.

İşi ehline vermek bu sistemin esasıdır, sayın cumhurbaşkanının bahsettiği gibi nas’a yani kurallara en uygun sistemde bu sistemdir. Bu sisteme ne siyasetçiler, ne de sokaktaki dayılar ile anılan kimseler karşı çıkabilir.

Sistemin detayları gelecekte ince ince anlatılacaktır. Ancak burada şunu kısaca ifade etmek lazım ki bu sistem herkesin hakkını koruyacak bir sistemdir. Bir Yapay Zekâ hocası olarak ben ve arkadaşlarımın tasarladığı bu sistemde  görev bir akrabaya, dayının kızı amcanın oğlu, bilmem kimin halasının damadına değil, o işe en uygun kişiye verilecektir.

NEPOTİZM (KAYIRMACILIK) TÜRKİYE’DE TAMAMEN BİTECEKTİR.

Tabi bu yolla haksız yere, helal haram demeden, çeşitli görevlere gelmiş kimseler ve o kimseleri kullanmak üzere o görevleri atayan kimseler bizim bu düşüncemizden ve projemizden memnun olmayacaklardır. Bunun hiçbir önemi yoktur. Biz her zaman söylediğimiz gibi ne partinin, ne grubun, ne de herhangi bir devletin tarafındayız.

BİZ TÜRK MİLLETİNİN VE TÜRK DEVLETİNİN TARAFINDAYIZ.

Bizler bütün hayatımızı gözler önünde bu şekilde yaşadık. Bu devleti bu milleti yüceltmeye çocukluğumuzda ant içtik.

Geliştirdiğimiz Devlet Yönetim Sisteminde ne Hakkari’nin dağında çobanlık yapan Kürt çocuğu, ne Arhavi’nin yaylasında yaşayan Laz çocuğu, Kırıkkale Keskin’de yaşayan Türkmen çocuğu mağdur edilmeyecek. Bu çocuklar eğitim almışsa, liyakatli ise, işe uygunsa İzmir’de de olsa İstanbul’da da olsa Edirne’de de olsa o işe o çocuk verilecek.

Eğitim, Liyakat, deneyim, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yerini bulacak kendini yetiştiren herkes hak ettiği yere gelecek. Hiç kimse hiçbir grup, hiçbir Parti, hiçbir örgüt o kimsenin hak ettiği yere gelmesine engel olamayacak. Bunun teminatı  bizim tasarladığımız profesyonel devlet yönetim sistemi sayesinde devlet olacak. Herhangi bir kimse herhangi bir yolsuzluk, herhangi bir usulsüzlük yaptığında Yapay Zekâ tabanlı kontrol mekanizmaları devreye girecek ve o kimsenin yapmış olduğu usulsüzlüğe ilişkin derhal çok güçlü parlamenterlere yani milletvekillerine ve ilgili yerin amirlerine durumu rapor edecek.

Yeri gelmişken çok güçlü parlamenter sistemin mantığını kısaca verelim. çünkü bunu bir başka bir başlık altında detaylıca anlatılacaktır.

Yeni Sisteme Nasıl Güveniyoruz?

Bizler sistem tasarımcısıyız. Yani problemi görür problem için sistem analizi yapar bilimsel yaklaşımlarla metotlar ve algoritmalar kullanarak çözüm üretir bunu hayata geçirir ve kullanıcıya teslim ederiz.

Bizim için bir üreticinin ihtiyacını gören makine tasarlamak, bir işletmecinin işini gören bir yazılım tasarlamak ile tıkanan, millete hizmet etmeyen ve hatta kime hizmet ettiği belli olmayan devlet yönetimi sistemini de tasarlamak arasında bir fark yoktur.

Dolayısıyla hem memur, hem iş adamı, hem de  sivil toplum kuruluşu yöneticisi olarak  yönetimdeki aksaklıkları gidermek için teknolojiyi bilgiyi kullanan  sadece millete hizmet etmeyi amaçlayan bir yönetim sistemi tasarlamak bizler için zor olmadı.

Yaptığımız çalışmalar ve ürettiğimiz onlarca sistem sayesinde bunları kolaylıkla başardık.

Bir sistem tasarımında en önemli şey sistemin kararlı olarak çalışmasını sağlamaktır. Sisteme bir takım bozucu büyüklükler girer buna gürültü denir. Bu bozucu büyüklüklere rağmen sistem hep aynı çıkışı vermesi  gerekir. Ancak Atatürk’ün vefatından bu yana devlet yönetim sistemi millete hizmet etmek yerine kendi içerisinde devlete hizmet etmeyi veya bir takım siyasi ekleri hizmet etmeyi öncelikli kılınca geldiğimiz noktada geri beslemesi olmayan, yani kontrol düzeni olmayan, teknik tabirle ucu açık bir sistem oluştu. Dolayısıyla giriş ve bozucu işaretler birleşince ekonomi altüst oldu, devletin hizmetleri altüst oldu, kanunlar yönetmelikler altüst oldu, devletin işleyişi altüst oldu, ekonominin işleyişi altüst oldu ve olan bu millet oldu. İnsanlar mutsuz ümitsiz ve ülkeyi terk etmenin derdinde.

Bu durum kısa zamanda düzeltilebilir. Ancak samimi olmak gerekirse bu siyasilerin yapacağı bir iş değildir. Siyasiler toplumu ayrıştırmak bölmek ve oradan beslenmek ister. Kendi taraftarları ve karşı taraftarların mücadelesi üzerinden kendine bir yer edinir.

Bu iş bu milletin vatansever çocuklarına düşüyor. Burada ne bir parti ne bir ideoloji ne bir grup ne de başka bir niyet olmalı. Sadece ve sadece bu ülkenin kurtuluşu, gençlerimiz için gençlerimizin yaşayacağı ülkenin inşası olmalı. Cumhuriyet ve demokrasi vazgeçilmez tartışılmaz yönetim sistemidir. Ancak 500 yıllık teknolojinin olmadığı, iletişim imkânlarının kısıtlı olduğu şartlarda şekillenen demokratik kuralları bugün de devam ettirme zorunluluğumuz yoktur.  Bilakis günümüzün teknolojisine tekniğine uygun hale getirerek, 500 yıldır aksayan yetersiz kalan tüm yönleri ortadan kaldırmak mümkündür. Dolayısıyla mükemmel bir demokrasi mükemmel bir Cumhuriyet sistemi tesis edilmiş olacaktır.

Bugün cep telefonlarıyla bankacılık işlemleri yapabilen insanımız önümüzdeki süreçte veri iletiminin hızının artmasıyla çok daha geniş kullanım imkânlarına sahip olacaktır. Dağdaki çoban YouTube’dan müzik dinliyor video seyrediyorsa çektiği videoları eşine dostuna gönderebiliyorsa bizim bu teknolojiden yararlanmamamız için hiçbir neden kalmamıştır.

Yapay Zekadan Korkmak Gerekir mi?

Bazı insanlar  yapay zekâdan korkuyorlar. Zannediyorlar ki bilgisayar sistemleri ve robotlar biz öyle geçirecekler bir yönetecekler. Bu zamana kadar birçok  fantastik  Amerikan filminde bunlar işlendi. Ancak bu teknolojinin hocası olarak, hem Yapay Zekâ çalışmaları yapan hem de bilgisayar üreten bir  bilim adamı olarak Türk milletine şunu söylemek isterim. Eğer bu teknolojiyi biz geliştirirsek korkmanıza hiç gerek yok size hizmet edecek şekilde bu teknolojiyi geliştiririz. Bize yani bu ülkenin samimi vatansever vefalı sadık evlatlarına imkân verirse bu teknoloji bu millete hizmet eder. Ancak bu fırsatı değerlendirmez. Hangi fırsat işte ortaya çıkmışız ve bu milletten görev talep ediyoruz vatansever evlatlar olarak. Eski usul ile devam ederse fırsatı yabancı menşeli mühendisler değerlendirir kendilerine göre sistem geliştirir ve bu sistemi de bizim insanımıza dayatırlar.

Türk Milleti için Artık Güzel Günleri Görmek Hakkıdır

Her zaman bahsettiğimiz gibi stratejik akılla davranmazsak sonunda başkalarının modern kölesi olmaktan öte gidemeyiz. Bugün Avrupa’daki insanlar günde 8 saat çalışarak bir cennet hayatı sürerken biz günde 16 saat çalışarak bir cehennem hayatı yaşıyoruz. Bir ömür boyu başımızı sokacak bir ev. Ayağımızı yerden kesecek bir araba için çalışıyoruz. Aslında bakacak olursanız Avrupalı ömrü boyunca 30 sene çalışıyor bizim insanımız 60 sene çalışıyor. Ve kötü bir ev kötü bir araba için bir ömür heba ediyor. Bizim insanımız bunu hak etmiyor.

Bizim insanımız çalışkan, samimi, dürüst, fedakâr, adaletli, vefalı bizim insanımız Atatürk’ün de her yerde vurguladığı gibi, ömrünü vakfettiği gibi bu dünyada en iyi şeylere layık, şerefli bir millettir.

Bizim insanımız yaradılışı gereği Allah’a bağlıdır, ona saygılıdır, hayrın ve şerrin ondan geldiğine iman eder. Ancak onun bu samimi bağlılığını istismar eden birtakım kesimler İslam’daki bazı ayetleri amacından saptırarak bu dünyada  elinizdeki ne razı olun, şikayet etmeyin, yokluğa sefalete katlanın, ulu-ül emre itaat edin, sesinizi çıkarmayın. Bu dünya Müslüman için cehennem kafir için cennettir gerçek Cennet Alem-i Berzahtadır. Oraya gittiğinizde sanki herkes cennete girebilecekmiş gibi cennetin tüm nimetlerinden faydalanacaksınız diye insanımızı içinde bulunduğu duruma razı olmaya zorluyor.

Dünyanın  hiçbir yerinde bir insan 16 saat asgari ücrete çalışmıyor. Mahalle arasında eskiden bakkallar vardı bu adam sabah altıda dükkânını açıyor gece saat 10’a kadar vatandaşa hizmet ediyordu. Ben hiç Mercedese binen bakkal görmedim. Sadece herkesin gözünün önünde olan bir örnek. Bizi dinleyen insanlarımız kendi hayatlarını örnek verecek olsa alttaki yorum satırları eminim kitlenir.

Devlet millete hizmet etmek için vardır. Çünkü millet varsa devlet vardır. Millet dağılırsa, devlet kalmaz. Tarih boyunca yıkılan devletlerin hepsi milletin dağılması ile yıkılmıştır. O yüzden devletin yönetim sistemi bu milleti yaşatmak, yüceltmek, refaha erdirmek,  ekonomik yönden geliştirmek, sağlık hizmetlerini vermek, eğitim hizmetlerini vermek, asayiş ve koruma hizmetlerini vermek zorundadır. Bunun için de  devlet yönetiminde aksayan yönlerin derhal giderilmesi gerekmektedir.

Şunu da bahsetmeden geçmeyelim. Osmanlı Devleti döneminde dedelerimiz 600 yıl kul olarak yaşadı. Ne demek bu? Osmanlı Devleti’nin Emri altında yaşadı. Kul olarak, özgürlüğü olmaksızın yaşadı anlamına geliyor. Atatürk bu milleti  kul olmaktan çıkardı bir birey haline getirdi. Ancak çevresindeki kişiler, yani devleti yönetenler Atatürk gibi geniş bir vizyona sahip olamadıkları, Osmanlı’dan kalan alışkanlıklarını değiştiremedikleri için bugünlere kadar devleti, Osmanlı Devleti gibi hâkim,  milleti de kul gibi gördüler ve yönettiler. Devlet adamlarının kibri, vefasızlığı, vizyonsuzluğu, basiretsizliği devletin koruyalım derken devlete büyük zararlar verdirdi. Devletle halkın arasını bozdu. Bu durumun artık düzeltilmesi lazım. Genç nesle güvenmek, onların önünü açmak, onların yaşayacağı sistemi inşa etmek lazım.

Dünyada Her Alanda Kırılma Yaşanıyor

Bugün dünya çapında çok önemli bir  kırılma yaşıyoruz. Her şey değişiyor eğitim sistemi değişiyor, kültür değişiyor, arkadaşlık ilişkileri değişiyor, sosyal adetler değişiyor, ülkeler arasındaki ilişkiler değişiyor, ticaret değişiyor, sağlık değişiyor, değişiyor her şey değişiyor.

Bizim çağa ayak uydurmamız, değişimlere ayak uydurmamız gerekiyor.

Bütün Bu Çalışmalar Gençlerimize İyi Bir Gelecek Temin Edebilmek İçin

Gençlerimizin kabiliyetlerini, kapasitelerini, isteklerini, ihtiyaçlarını göz önüne alarak devlet yönetim sistemini onların ihtiyaçlarını görecek şekilde düzenlememiz, onların yönetebileceği şekle  getirmemiz gerekiyor.

Eskilerle, Z kuşağı dediğimiz 2000’den sonra doğanların çok büyük bilgi, kültür, algı ve analitik düşünce farkı var. Benzer şekilde eski sistemleri yeni kuşaklara dayatmak Murat 124 motorunu Ferrari’ye monte etmeye çalışmaya benzer. Bizim Ferrari’ye bir Ferrari motoru takmamız lazım. Gençlerin bizi destekleyeceğini. Bizimle birlikte, olacağına bize katkı  sağlayacağına gönülden inanıyorum.

Ben bu zamana kadar 10 binden fazla öğrenci yetiştirdim, 10 binden fazla kişiye iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verdim.

Beni tanıyanlar gençlere ne kadar önem verdiğimi, onlara katkı sağlamak için ne kadar gayret sarf ettiğim bilir. Bu gayretimi ülke çapında genişleterek sadece dersime giren öğrencilere değil ülkemdeki tüm gençlere yansıtmak için  çalışıyorum. Bunun için liyakatli insanlardan oluşan bir ekip kurduk. Hepimiz bu idealle bir araya geldik.

Dikkat ederseniz hiç kimse gençlerin geleceğini konuşmuyor, sizin yaşayacağı ülkeyi konuşmuyor. Kendi aralarında bir iktidar kavgası içindeler. Ülkeyi ben kurtarırım, sen kurtarırsın  çekişmesindeler.

Siz bu siyasetçilerin ülkeyi kurtarabileceğini, değiştirebileceğine ve sizlere güzel bir gelecek hazırlayabileceğin inanıyor musunuz?

Siz gençler ve biz gençlerden bir tık yaşlılar bir araya gelmeli ve yaşayacağınız ülkeyi inşa etmeliyiz, düzenlemeliyiz. Sizin yaşayacağınız hale getirmeliyiz. Bunu hep birlikte yapmalıyız. Sizin enerjiniz, bilginiz bizim  bilgimiz ve deneyimimiz bir araya gelerek harika bir ülke meydana getirecektir.